Buradasınız: Anasayfa // Haziran 12, 2011

Abdullah Öcalan: Kılıçdaroğlu Bir Ergenekon Operasyonudur

CHP - BDP kardeşliğini bitirecek sözler: Kılıçdaroğlu bir Ergenekon operasyonudur..

İmralı Cezaevi’nde hükümlü bulunan terör örgütü PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan’ın avukatları aracılığıyla yaptığı açıklamalar PKK’ya yakınlığıyla bilinan internet sitelerinde yayınlandı.

Terörist başı Öcalan’ın devlet heyetiyle eylemsizliğin son günü olan 15 Haziran’dan bir gün önce görüştüğü ifade edildi. Öcalan’ın “Heyetin de diyalog sürecinin başından beri konuya ciddiyetle yaklaştığını ve anayasal çözüme açık bir yaklaşım sergilediğini” söylediği aktarıldı.

KILIÇDAROĞLU BİR ERGENEKON OPERASYONUDUR
Öcalan'ın açıklamalarında en ilgi çekici kısım isim ise CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'yla ilgili sözleriydi.. "Kılıçdaroğlu iyi niyetli olabilir, kişiliğine bir şey demiyorum ama bilinçli bir planın, senaryonun sonucu CHP’nin başına getirildi. Aslında kısmen de başarılı oldular ama olan Alevilere oldu. Kılıçdaroğlu bir asker-Ergenekon operasyonuyla CHP’nin başına getirilmiştir, iyi analiz edilirse bunu görmek zor değildir. Bu operasyonun asıl amacı Alevi Kürtleri bizden uzaklaştırmak, CHP’ye oyları kanalize etmekti. Dersim’de neden böyle oldu?"
"Abdullah Öcalan: Kılıçdaroğlu Bir Ergenekon Operasyonudur" Devamını oku

Kategori: ,

Cem Yılmaz Mutfak Alışverişinde

Cem Yılmaz, Etiler Doğan Şarküteri'de alışveriş yaparken objektiflere takıldı. 

Kendisini görüntüleyen muhabiri görünce şaşıran ünlü komedyen sert bir ifadeyle 'Burada da mı beni buldunuz?' dedi. Uzun süre markette kalan Cem Yılmaz meyve ve sebzeleri kendisi seçti. Daha sonra süt ürünleri reyonuna geçen Yılmaz, bol bol kahvaltılık aldı. Poşetler dolusu alışveriş yapan komedyene market çalışanları yardım etti. Cem Yılmaz'ın poşetlerini aracına kadar marketin üç çalışanı taşıdı
Akşam
Cem Yılmaz Resimleri İçin Tıklayın
"Cem Yılmaz Mutfak Alışverişinde" Devamını oku

Kategori:

Cem Yılmaz


















"Cem Yılmaz" Devamını oku

Kategori:

Nihat Doğan Neden Çoğul Konuştuğunu Açıkladı

Survivor yarışmasında finale kalan ünlülerden biri olan Nihat Doğan konuşmalarında neden çoğul konuşuyor?

Nihat Doğan, acunn.com'a verdiği röportajda neden hep çoğul konuştuğunu anlattı.

Doğan Survivor yarışmasında neden 'ben' demediğini şu sözlerle anlattı;

"Kendimi kibirli görüyor muyum? Burada büyük bir yanlış algılama var. Kibirli olmak ayrı iddialı olmak ayrı bir şeydir. Sapla samanı birbirinden ayırmak gerekir. Her zaman söyledik, bundan 10 sene önce de 5 sene önce de söyledik bugün de söyledik. Biz kibri ayaklarımızın altına alıp ezmiş insanız. İhtirasla da kibirle de savaşırım. Ama herşeyde de sonuna kadar iddialıyım. İddialı olmak ayrı bir şey. Ne yapacaktım yani ben buraya yatmaya kalkmaya mı geldim diyecektim? Onu mu söyleyecektim? İddialı olmak ayrı bir şey. Senin hakkının teslim edilmemesi noktasında hak arayıp haklı olduğunu dile getirmek kibir yapmak mıdır? Burada 8 kişiyle savaştık. O 8 kişi sen bu adadan gideceksin dedi. İddialı olduğumuzu ortaya koyduk. Bugün baktığımızda finaldeyiz. İddia ile kibri ayırt etmek lazım. Kibirli olan insan biz diye hitap etmez. Biz demek tavzudan gelir."
"Nihat Doğan Neden Çoğul Konuştuğunu Açıkladı" Devamını oku

Kategori:

Angelina Jolie Hatay'da

Dünyaca ünlü oyuncu Suriye'den gelen mültecileri ziyaret etmek için Hatay'a geldi..

Ünlü Hollywood yıldızı Angelina Jolie'nin Suriye'de yaşanan olaylardan kaçarak Türkiye'ye sığınanları görmek için Yayladağı'na geldi.

Çadırkentin kurulduğu Tekel binasının ön duvarına Jolie için hazırlanan ve üzerinde Türkçe ve İngilizce olarak "Dünyanın İyilik Meleği Hoşgeldin/Goodness Angel Of The World Wellcome" yazılı dev bir pankart asıldı. Bugüne kadar, 10 yıldır 20 kadar ülkede savaş bölgelerinde zor durumda bulunan mültecileri ziyaret etmesiyle tanınan Jolie'nin Hatay'da geçici çadır kentlerde konaklayan Suriyelilere maddi ve manevi destekte bulunacağı belirtiliyor.
Bu arada Suriye'deki olaylardan kaçarak, sınır köylerinden kontrollü bir şekilde Türkiye'ye giren Suriyelilerin sayısı 9 bin 693'e ulaştı. Türkiye'ye gelen Suriye vatandaşlarının sayısının 8 bin 904'den, dün gelenlerle birlikte 9 bin 693'e ulaştığı, gelenlerin tamamının kayıt altına alındığı öğrenildi. Türk Kızılayı tarafından ikisi Yayladağı, ikisi Altınözü ve birisi Reyhanlı ilçesinde olmak üzere kurulan toplam 5 geçici çadır kentte, Suriyelilere sağlık hizmetinin yanı sıra 3 öğün yemek verildiği ve tüm ihtiyaçlarının karşılandığı belirtildi.

Angelina Jolie Hatay'daki Resimleri İçin Tıklayın

Angelina Jolie Hatay'daki Videosunu İzlemek İçin Tıklayın
"Angelina Jolie Hatay'da" Devamını oku

Kategori: , ,

Başbakan'ın Affetmediği Tek isim

Müjdat Gezen: O davadan beraat ederim...

Balkon konuşmasında 'Helalleşme' vurgusu yaparak, siyasilere ve gazetecilere açtığı 16 davayı geri çeken Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, sanatçı Müjdat Gezen'i bu listenin dışında tuttuğu anlaşıldı.

ERDOĞAN'A KIZDIRAN SÖZLER
Erdoğan, bir televizyon programında, 'Bazı anketlerde AKP'yi yüzde 50 gösteriyorlar. Aslında Aziz Nesin kriterlerine göre yüzde 60 çıkması gerekirdi' diyen Gezen hakkında 50 bin TL'lik tazminat davası açmıştı.

O DAVADAN BERAAT EDECEĞİM
4 gündür bel fıtığı teşhisiyle tedavi gören ve dün taburcu edilen Gezen, şöyle dedi: Başbakan'a aptal diyecek kadar aptal değilim. Ben, Başbakan'ın istediği sanatçı tipi değilim. Başbakan'a kırgınlığım yok. O davadan beraat edeceğim. Çünkü içtihat diye bir şey var. Aziz Nesin 'Türk insanının yüzde 60'ı aptal' dedi. Ben demedim. Demiş olsam eğer içtihada göre yine beraat edeceğim' dedi
"Başbakan'ın Affetmediği Tek isim" Devamını oku

Kategori: , ,

Galatasaray Gibi Transfer Yapmayı Çoktan Bıraktık

4 yeni transferleri G.Saray'a hayırlı olsun.

Sarı-lacivertlilerin güçlü yönetiminde önemli bir rol oynayan asbaşkan Murat Özaydınlı transferler hakkında konuştu. Yaptığı açıklamalarda ezeli rakip Galatasaray'a göndermede bulundu.

"G.Saray'a hayırlı olsun. Ama F.Bahçe transferlerini artık oldukça uzun araştırmaların verdiği verilere göre yapıyor. Sabırlı olmayı öğrendik." Türk futbolu, G.Saray'ın önceki gün start verdiği ve %90 sonlandırdığı yıldız transferleriyle büyük bir heyecanın içine girdi.. Atletico Madrid'den alınacak Diego Forlan, Jose Antonio Reyes ve Tomas Ujfalusi ismlerini duyan kulaklarına inanamazken, her kesimden farklı yorumlar yapıldı.. Bazı yorumcular bu transferler için 'Çok iyi' derken, bazıları ise kırılgan bir yapının G.Saray'ı beklediğini iddia etti.

İşte Tecrübeli Fenerbahçe Yöneticisinin Açıklama:
F.Bahçe olarak transfer yapmakta hiç bir acelemiz yok, zaten olamaz da. Şunu herkes çok ama çok iyi bilsin, F.Bahçe transferde sessiz kalmaz. Biz emin adımlarla yolumuza devam ediyoruz. Taraftarımızın gönlü bu yüzden çok rahat olsun.

4 yeni transferleri G.Saray'a hayırlı olsun. Umarım kulüplerine yeterli katkıyı yaparlar. Fakat şunu da belirtmek gerekir. Biz G.Saray'ın transfer şeklini çok ama çok gerilerde bıraktık. Artık transferlerimizi isimlere göre değil, uzun araştırmaların verdiği verilere göre yapıyoruz. Transfer politikamızın önceliği zaten 'ihtiyaç'. Biz transferde sabırlı olmayı yaşayarak öğrendik.

4 ÖNÜMÜZDE
uzun bir yol var. Dışarıdan bakıldığında yavaş gittiğimiz düşünülebilir. Sessiz ve derinden gidiyoruz. Çok sayıda alternatifimiz var ve F.Bahçe'nin boşa harcanacak bir kuruşu da yok. Hep söylüyoruz Lassana Diarra ve medyada yer alan bir çok isim araştırmalarımızda yer alıyor."
Milliyet
"Galatasaray Gibi Transfer Yapmayı Çoktan Bıraktık" Devamını oku

Kategori:

Battlefield: Bad Company 2


Oyun Bilgileri
2008 yılının son aylarında kötü gidişata dur demişti Electronic Arts. Bunu da elindeki çok sağlam üç oyunla sağlamıştı hatırlarsanız; Dead Space, Mirror’s Edge ve Battlefield serisine yepyeni bir soluk getiren Bad Company.


Özellikle online arenada büyük ilgi gören Battlefield serisi Bad Company ile tek kişilik görev moduna da odaklanmış, esprili tonuyla rakiplerinden ayrı bir noktada durmuştu. Üstelik oyunun yapımcısı DICE’ın geliştirdiği Frostbite grafik motoruyla çok başarılı sonuçlara ulaşmıştı BC. Parçalanabilir çevreyi taktiksel olarak kullanabilmemize olanak tanıyordu FrostBite, sıkıştığımız bir binanın duvarında delik açıp kaçabiliyorduk örneğin. Oyunculara müthiş bir esneklik sağlayan bu yapı oyunun multiplayer modunda da kendini gösterdi ve kısa sürede büyük ilgi gördü.

Oyunun başarısından fazlasıyla memnun olan EA ve DICE kartlarını büyük oynamaya karar verdiler ve ciddi şekilde Modern Warfare 2′ye kafa tutabilecek bir oyun geliştirmenin peşine düştüler. Geçen ay multiplayer demosu yayımlanan oyun beklentileri de aşan bir ilgi ile karşılaştı. Bizim ilk izlenimlerimiz de fazlasıyla olumluydu, takım oyununa izin veren ama bireyselliği de tümden çöpe atmayan oyun yapısı oldukça zevkli kapışmalara sahne oluyordu. Battlefield serisinden alışık olduğumuz noktaları ele geçirme/savunma temalı oyun modu da hala çok eğlenceli. İlk oyunda kısa süresi yüzünden eleştirdiğimiz senaryo modundan beklentilerimiz yüksek, multiplayer modunun da ilgi göreceği bir gerçek. Bakalım oyun tam sürümde tüm kartları doğru oynayabiliyor mu?


SUNUM:
Bad Company 600 MB civarında bir ön yükleme istiyor bizlerden. Oldukça kısa sürede bu yüklemeyi atlatacaksınız, merak etmeyin. Ardından multiplayer demosundan alışık olduğumuz, sarı ve beyaz tonların ağırlıkta olduğu sade ama etkileyici menü ile karşılaşıyoruz. Görsel sadelik etkileyici müzikle desteklenmiş ve ortaya çıkan sonucun çarpıcı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Yatay olarak ilerleyen menü seçenekleri de tamamen kullanıcı dostu bir şekilde tasarlanmış, her şey çok açık. Tek kişilik görev ve multiplayer modları dışında ileride yayımlanacak olan indirilebilir içeriklere ulaşabileceğiniz bölüm, ekstralar ve ayarlar, seçeneklerimizi oluşturuyor. Menü tasarımındaki rahatlık ile daha ilk dakikadan oyuncunun sevgisini kazanmayı başarıyor Bad Company 2. Kısacası; tasarımdaki sadelik ile etkileyici ve esnek olmayı başarabilen, yetkin bir yapımcının en ufak detayda bile nasıl başarılı olabileceğini gösteren bir oyun bu.


ÖYKÜ:
İlk oyunda kendi kafalarına uyup bir kamyon dolusu altının peşine düşen ve dört kişiden oluşan ekibimiz gene karşımızda. Bu sefer çok daha ciddi bir görev veriliyor kendilerine. 2. Dünya Savaşı sırasında, Amerika’nın bir ülkenin kaderini değiştiren talihsiz atom bombası kararından kısa bir süre önce bilinmeyen bir Japon adasında çok gizli bir silah geliştirilmektedir; ”Aurora”. Japonlar tarafından geliştirilen bu silah inanılmaz bir yıkıma sebep olur ve gizli teknolojiye sahip ”Aurora” ortadan kaybolur.

Yaklaşık 60 yıl sonra tekrar ortaya çıkar bu silahın ismi. Böylece Kuzey Amerika’da başlayan maceramız da start alır. Gene Marlowe isimli karakteri yöneteceğimiz Bad Company ekibi bu silahın izini sürmekle görevlendirilir. Ancak işimiz hiç kolay olmayacak çünkü Rus ordusu ve Güney Amerika’da ortaya çıkan gizemli bir militan ordusu da aynı amacın peşindedir.

Bad Company 2 ilk oyuna oranla çok daha zengin bir hikayeye sahip. Three Kings isimli muhteşem filmi oldukça anımsatan hikayesini yeterince derinleştiremeyen ilk oyunun aksine, öykü anlatımı konusunda daha yetkin bir şekilde ve derin bir hikayeye sahip olarak karşımıza çıkıyor BC2. Ekibimizin esprili karakterleri de aynen korunmuş, bu da ciddi anlarda bile gülmenizi sağlayan sağlam diyalogların yer almasına olanak tanıyor. Tek kişilik görev modunun süre olarak da yeterli olduğunu söylememiz mümkün. Normal zorluk seviyesinde oyunu 7-8 saat gibi bir zaman diliminde bitirebilirsiniz. Multiplayer moduna ağırlık veren bir oyun için yeterli sayılabilecek bir süre bu. Tabii ki daha fazlasını isterdik, ancak günümüz FPS oyunlarında tecrübe etmeye alıştığımız süreler hep bu ne yazık ki. Bu noktada tek bir şikayetimiz olabilir; o da hikayenin çarpıcı bir finalle sonlanmaması. Modern Warfare 2′nin dramatik yoğunluğu epeyce yüksek olan finalinin yanında fazlasıyla sade bir şekilde sonlanıyor Bad Company 2. ”Bitse de multiplayer’a gitsek” havası sezinlemedik değil hani.


GRAFİKLER:
Bad Company 2 FrostBite grafik motorunun tüm nimetlerinden yararlanan bir oyun. Karakter animasyonlarından mekan çalışmalarına kadar her yerde bunun etkisini rahatlıkla görmek mümkün. İlk olarak karakterleri ele alalım. İlk oyundaki hafif puslu ve kumlu hava devam oyununda da karşımızda. Bu da karakterlerin yüz animasyonlarında ufak kumlanmalara yol açıyor. Ancak DICE bu görsel tarzı kendi avantajına çevirmeyi de başarmış. Karakterlerimizin yüz animasyonları kaliteli, mimiklerindeki zenginlik sayesinde bulundukları ruh halini rahatça kavrayabilirsiniz. Beden animasyonlarına baktığımızda da çok kaliteli bir işçilik çıkıyor karşımıza. Her bir düşman bile bu kaliteden nasiplenmiş, vurulup düşerken çok gerçekçi animasyonlar sergiliyor ve göz okşuyorlar.

İlk oyunda yer alan ve yeni versiyonuyla karşımızda olan bir özellik daha var; Destruction 2.0. Bu özellik sayesinde binalar dışındaki pek çok obje de patlama ve yoğun ateşten hasar alıyor ve parçalanıyor. Bu dinamik yapı da oyuncuyu almak üzere olduğu her kararı 2 kez düşünmeye itiyor. Örneğin; roketatar ile size kucak dolusu sevgi roketçikleri yollayan bir düşmandan sakınmak için, malzemesinden çalındığı belli olan zayıf bir binanın duvarına yaslanmak pek yararınıza olmayacak. Çünkü tek bir roket atışıyla bina parçalanacak ve duvarlar üstünüze düşüp ölmenize sebep olacak. Siper alabileceğiniz ufak beton parçalar dahi tüm patlamalardan etkilenip parçalanabiliyor. Bu da sizi daha hareketli ve yer değiştirmek zorunda olduğunuz bir oyun tarzına itiyor.

Parçalanabilir çevre ise (gene ilk oyunda olduğu gibi ama çok daha zengin bir şekilde) BC2′nin en önemli silahlarından. Çoğu oyunda olduğu gibi göstermelik, oyuncunun gözünü boyamaya yönelik değil bu özellik. Kendi yolunuzu patlatıcıların yardımıyla açabilir ve çizgisel bir oyun yapısının içinde kendi özgürlüğünüzü ilan edebilirsiniz. Ekibinize ağır darbe veren bir zırhlı araç düşünün, açığa çıktığınız anda sizi tahtalı köy istikametine sokmaya kararlı. Binaların duvarlarını patlatarak alternatif bir yol oluşturabilir, aracın tam arkasına çıkıp son darbeyi vurabilirsiniz. Düşmanların sizi sardığı ve tank ateşiyle yok etmeye çalıştığı bir anda, sıkıştığınız binadan kurtuluşunuz da gene patlayıcılar sayesinde duvarın belli bölümünü yıkıp kaçmak olacak. Oynanabilirlik ile doğrudan alakalı bu özellik ve detaylarına o başlıkta gireceğiz ancak görselliğe etkisi de yadsınamaz. Destruction 2.0 sayesinde binaları havaya uçurabiliyor, süzülen tuğla ve PVC parçalarını her bir detayına kadar görebiliyor ve şaşırıyorsunuz. Kısacası; BC2 sayesinde parçalanabilir çevreyi görevinize ilerleyen yolda araç olarak kullanabilirsiniz.

FrostBite’ın sayesinde açık alanlarda muhteşem sonuç veriyor Bad Company 2. Özellikle tropik ormanda geçen bölümlerde geniş plan manzaralar inanılmaz, AA sorunundan çoğu zaman bahsetmek mümkün değil. Orman modellemesi de oldukça başarılı; rüzgarda salınan ağaçlar, yapraklar, yoğun ateş altında parçalanan bitki örtüsü gibi görsel detaylar ekranı zenginleştiriyor. Bu bölümlerde tasarım olarak Crysis’i anmadık dersek yalan olur, özellikle güneş ışığı altında ormanda ilerlediğimiz bölümler Yerli Kardeşler’in klasiğinden fırlamış gibi duruyor. Araç tasarımlarında da bir benzerlik söz konusu ancak askeri araçların genel çizgilerini düşündüğümüzde bu benzerlik zaten pek çok oyun için kaçınılmaz hale geliyor. BC2′de kullandığımız araçların modellemeleri ise gayet başarılı. Özellikle tankların dijital görüş açısına geçtiğimizde kendimizi bu kaslı aracın içinde hissediyor ve eksiksiz bir şekilde atmosfere kapılıp gidiyoruz.

Patlama efektleri oldukça başarılı. Özellikle binalara veya düşman siperlerine yakın duran varilleri vurduğunuzda ortaya çıkan alev ve parçalanma efektleri göz alıyor. Varillerin veya patlayan araçların yakınında bulunan binalarda parçalanıyor, düşmanlar havaya fırlıyor veya yanarak koşturuyorlar. Bu çarpıcı görsellik elbette oyun zevkini doruklara çıkaran özelliklerin başında geliyor. Şiddetimize maruz kalan düşmanlardan bahsetmişken, şunu da kısaca belirtelim; Bad Company 2 Battlefield serisinde kan efektinin yer aldığı nadir oyunlardan. Düşmanlar vurulduklarında vücutlarından abartıya kaçmayacak şekilde kan fışkırıyor. Ancak bu hasarı bedenlerinde göremiyoruz ne yazık ki. Bu da grafik şiddetin bilinçli olarak kısıldığına ve daha geniş bir kitleye hitap edilmek istendiğine işaret ediyor.

Peki Bad Company 2′nin kötü yanları yok mu? Elbette var. Öncelikle kaplamalar konusunda zaman zaman büyük sıkıntılara sahip oyunumuz. Özellikle kapalı mekanlarda bu sorun daha fazla su yüzüne çıkıyor ve gözümüzü ısırıp bizi rahatsız ediyor. Ancak Modern Warfare 2′deki kadar acınası kaplamalar yok karşımızda. Açık alanlardaki kusursuz arka planı da arkasına alan BC2 bu eksikliğini kapatıyor ancak kapalı mekanlarda kendisine siper olacak birşey kalmadığı için kaplamaların sırıtması kaçınılmaz. Elbette parçalanabilir çevre gibi zor bir özelliği kusursuz bir şekilde yansıtmayı başaran bir oyunun başka özelliklerinin kalitesinden kısması anlaşılabilir birşey. Işıklandırma konusunda da madalyonun iki yüzüne de sahip BC2. Tropik bölgelerde, kum fırtınasının hüküm sürdüğü çöllerde ve karla kaplı dağlarda muhteşem ışıklandırmalarla karşılaşıyoruz. Güneşin toprağa kırılarak ulaşan ışıkları, suya vuran ışığın duvarlarda sahnelediği ışık gösterisi gibi detaylar gerçekten muhteşem. Ancak söz konusu gölgelendirme olduğunda DICE’ın dersini iyi çalışmadığını görüyoruz.Muhteşem ışıklandırmanın objelere vurmasıyla oluşan gölgeler oldukça kötü. Göze oldukça kötü gelecek kadar pikselleşen gölgelendirmelere kafayı takarsanız oyundan soğuyabilirsiniz. O yüzden dağa, bayıra, gökyüzüne bakmaya devam edin.

Silah modellemeleri ne yazık ki çok başarılı değil. Özellikle Modern Warfare 2′nin bu konudaki başarısı düşünüldüğünde, BC2′nin sırıttığını bile söyleyebiliriz. Silahların düşük poligon sayısı oyunun genel görselliğiyle ters düşüyor, elinizde tuttuğunuz silahın detaylarını net olarak göremiyor, sizin koşarken sergilediğiniz aksiyonlara vermesi gereken tepkiyi hissedemiyorsunuz. Ayrıca sniper tüfeği ile zoom yaptığımızda ekranın hiç hareket etmeden sabit kalması da gerçekliğe vurulan bir darbe olarak dikkat çekiyor. Eğer ekibimiz nefes almayan zombilerden oluşmuyorsa, bu eksikliği hiç bir DICE elemanı mantık yoluyla açıklayamaz bizlere.

Oyunda ilginç ufak bug’lar da mevcut. Örneğin; nişan aldığınız bir mekanda düşmanların bir anda belirdiğine tanık olabilirsiniz. Uzay Yolu ekibinden olduklarını tahmin ettiğimiz bu ekip ışınlanma teknolojisi sayesinde bir anda beliriveriyorlar ve haritaya kondukları anda size ateş etmeye başlıyorlar. Aynı şekilde öldükten sonra da cesetlerin zaman zaman ortadan kaybolduğunu görebilirsiniz. Işınlanma hastalığı öldükten sonra da devam ediyor düşmanlarda, ilginç. Ancak bu sorunlar ufak boyutlarda ve oyun boyunca sürekli karşınıza çıkmıyor, merak etmeyin.

Özetle; Bad Company 2′nin grafiklerine baktığımızda multiplatform FPS’lerin pek çoğundan ve özellikle ciddi şekilde kafa tuttuğu rakibi Modern Warfare 2′den çok daha güzel gözüktüğü bir gerçek. Geniş planda sunduğu muhteşem grafikler, fizik kanunlarına uygun şekilde parçalanabilir bir çevre ve başarılı animasyonlar sayesinde görsel olarak çok başarılı bir oyun BC2.


OYNANABİLİRLİK:
DICE’ın belki de en önem verdiği ve Modern Warfare 2′ye kafa tutmayı hedeflediği başlık bu. Bad Company 2 piyasadaki çoğu FPS’den çok daha eğlenceli ve doyurucu bir oyun tecrübesi sunuyor. Tek kişilik görev modunun kalitesini bir yana bırakırsak, asıl önem verdiği multiplayer moduyla da sizi aylarca oyalayacak kalitede bir yapım bu.

BC2 parçalanabilir çevre özelliğini oyunun her anına yedirmiş durumda. Tek kişilik görev modunda bu özelliği sayısız kez kullanarak kendinize avantaj sağlayabilir, başınızın sıkıştığı noktalarda kurtuluş yolu açabilirsiniz. 7-8 saatlik bir süre sunan hikaye modu soluksuz bir aksiyon vaadediyor size. Tüfeğinizin soğumasına izin vermeyen bu macerada farklı araçları kullanmak da çeşitliliği ve tabii ki beraberinde eğlenceyi arttırmış. ATV, Helikopter, hücum bot, Hummer ve en önemlisi tank gibi pek çok aracı kullanabilir, düşmana ağır hasar verecek ateş gücüne sahip olabilirsiniz.

Aslında çizgisel bir oyun BC2. Ekibinizden uzaklaşıp haritanın siyah bölgelerine girdiğinizde 10 saniye içinde geri dönmenizi istiyor oyun, aksi takdirde size bir paket mayın hediye edip ölmenize yol açıyor. Ancak bu çizgisellik gene bir üst paragrafta sözünü ettiğimiz parçalanabilir çevre sayesinde kendisini yoğun bir şekilde hissettirmiyor. Gideceğiniz yön belli olabilir, ancak haritanın size açık olan yerinde her binayı özgürce kullanarak ilerleyebilir, düşman saldırılarına çok farklı noktalardan karşılık verebilirsiniz. Açıkçası oyun boyunca 1-2 yer dışında bu çizgiselliğin farkına bile varmadım diyebilirim. Üstelik bir kaç bölümde sizi ATV veya jeep ile özgür bırakıyor oyun ve istenen noktalara dilediğiniz şekilde ulaşmanıza izin veriyor (Far Cry 2′de olduğu gibi). Parçalanabilir çevreyi etkin kullanabilme ve araç kullanımı sayesinde bu maceranın nasıl bittiğini anlamayacak, keşke biraz daha sürse diye hayıflanacaksınız.

Oyun boyunca pek çok farklı silahı kullanabileceksiniz. Ancak burada dikkat etmeniz gereken bir şey var. Öldürdüğünüz düşmanlar çeşitli silahlara sahip ve bunları kullanmayacaksanız bile mevcut silahınızla değiştirip tekrar bırakmanızda fayda var. Bu işlemi yaptığınız zaman eğer o silahı ilk kez elinize alıyorsanız ekranı dolduracak şekilde silahın ismi ve resmi açılıyor. Bu ne anlama geliyor peki? Oyunda cephaneniz tükendiğinde veya silah değiştirmek istediğinizde imdadınıza yetişen büyük ve sarı renkte kutular var. Burada taşıyabildiğiniz iki silahı değiştirebilirsiniz. İşte düşmanlardan aldığınız ve etkinleştirdiğiniz silahlar bu kutularda da aktif hale geliyor ve seçilebilir olarak sizi bekliyor. O yüzden hiç bir düşman silahını es geçmeyin.

Oyunun vuruş hissi MW2′de olduğu kadar tatmin edici değil. Bu söylediklerimizden çok kötü izlenimler edinmeyin sakın, sadece MW2 kadar iyi değil. Kullandığınız silaha bağlı olarak çok tatmin edici tepkiler alabiliyorsunuz. Özellikle tek kişilik hikaye modunda vuruş hissi daha dengeli. Multiplayer da ise bu his ilginç bir şekilde biraz daha kayboluyor ancak piyasadaki pek çok örnekten (MAG’dan bile) iyi olduğu da bir gerçek. MW2′yi bu konuda lider yapan şey, düşmanla yakın temasın çok olması aslında. Bu da silahın tepkimesiyle birlikte heyecan pompalayan bir görüntü oluşturduğu için vuruş hissi maksimum seviyeye çıkıyor. BC2 ise çok daha geniş planda aksiyon sunan bir oyun. İster hikaye modunda, ister multiplayer’da olsun, oyunda çok daha uzak alanları bile kontrol etmeniz şart. Elinizdeki silahın menziline bağlı olarak karınca kadar ufak düşmanları bile devirebilirsiniz.

Oyunun sağlık sistemi pek çok FPS’de olduğu gibi; vurulduğumuzda hemen siper alıp soluklanırsak yavaşça iyileşiyoruz ve öbür tarafın yolcusu olmak üzere olduğumuzu belirten kırmızı çerçeve yokolmaya başlıyor. BC2′nin oyuncunun gözünün yaşına bakmayan bir oyun olduğunu belirtelim hemen. Normal zorluk seviyesinde dahi bazı bölümlerde defalarca ölebilirsiniz. İyi dengelenmiş bu zorluk seviyesi canınızı sıkmak yerine hırslandıracak ve mekanı daha etkili kullanmanın yollarını aramaya itecek.

Gelelim multiplayer moduna. Asıl eğlence işte burada başlıyor. Şimdilik dört tane oyun moduna sahip BC2. Şimdilik diyoruz çünkü ileride yayımlanacak eklentilerle oyuna yeni mod’ların gelmesi söz konusu (ilk oyunda da böyle bir eklenti olmuştu hatırlarsanız). Önceki oyunda beş olan sınıf sayısı ise dörde düşürülmüş durumda. Ancak oldukça başarılı bir karakter gelişim sistemiyle bu bir eksiklik olmaktan çıkmış. Dilerseniz ilk olarak oyundaki mod’lara ve sınıflara kısaca bakalım;

Oyun mod’ları
- Rush: Multiplayer demo’da da tecrübe ettiğimiz mod. Burada amaç düşman üssündeki iki noktada yer alan kasaları patlatmak. Bir takım saldırırken, diğer takım ölümüne bu kasaları korumak zorunda. Aşamalı olarak ilerleyen bu mod fazlasıyla eğlenceli. Burada saldıran takımın dikkat etmesi gereken en önemli şey ekranın sol alt köşesinde bulunan rakam. Savunma yapan takım sizin ekipten her bir elemanı öldürdüğünde bu rakam azalıyor. Eğer düşmanın iki kasasını da bu sayı sıfıra ulaşmadan patlatamazsanız takımınız kaybediyor. Savunma yapan takım ise sayısız ölme hakkına sahip.

- Conquest: Battlefield’ın klasik modu olan Conquest’te amacımız düşmanın elinde veya boşta olan bayrakları ele geçirmek. Düşmanın barını en hızlı düşüren takım oyunun galibi oluyor. Bu mod saf eğlence vaadediyor, son dönemde Battlefield 1943 ile fazlasıyla haşır neşir olanların bırakamayacakları bir mod Conquest.

- Squad Rush: Rush modunun maksimum 8 oyuncuya kadar destek veren hali. Eğer arkadaşlarınızla ekip olup oynuyorsanız bu mod tam size göre.

- Squad Deathmatch: 16 oyuncuya kadar destek veren, 4 kişiden oluşan dört takım halinde oynadığınız klasik Deathmatch modu. Modern Warfare 2′ye bağımlı bünyelerin en çok ilgisini çekecek olan mod Squad Deathmatch bizce.


Sınıflar
- Assault: Makineli tüfeğe sahip olan sınıf. İkinci silah olarak tabanca taşıyan bu sınıfın özel yeteneği yıkım gücü yüksek bomba özelliğine sahip olması.

- Engineer: Hasar görmüş araç ve silahları tamir etme yeteneğine sahip olan bu sınıfın ikinci silahı roketatar.

- Recon: Sniper tüfeğine sahip olan bu sınıf, C4 kullanma özelliğine de sahip aynı zamanda. Özellikle yüksek tepelerin bulunduğu haritalarda büyük avantaja sahip.

- Medic: Doktor olan sınıf. Yaralı arkadaşlarını iyileştirme yeteneğine sahip olan bu sınıfın silahı ağır makineli tüfek.

Oyunda çok ilginç bir tecrübe sistemi var. Hangi sınıfı seçip onda başarılı skorlar yakalarsanız sadece o sınıfa ait silahlarda yeni özellikler açılıyor. Yani sürekli Assault sınıfıyla oynarsanız yeni makineli tüfekler ve geliştirilebilir yan özellikler açabiliyorsunuz. Oyun içinde farklı sınıfları seçerek hepsini biraz geliştirme yolunu da seçebilirsiniz. Üstelik açılan silahları dilediğinizce respawn süresinde değiştirebiliyorsunuz. Örneğin; Assault sınıfını seçerken silah bölümüne geçip silahlar arasında geçiş yapabilirsiniz. Bu esnek yapı oyuna fazlasıyla eğlence katıyor.

Oyunda arkadaşlarınızla bir ekip yani Squad oluşturabilirsiniz. Üstelik ilk oyundaki gibi dört kişi olma zorunluluğu da artık yok. Yani iki kişi bile olsanız ufak bir ekip olabilir, üstelik ekibi dışarıdan gelecek yabancı üyelere karşı kilitleyebilirsiniz. Bunun size ne faydası olacak peki? Respawn olurken haritada ekip arkadaşınızın yerini görebilir, onun bulunduğu yerden oyuna tekrar başlayabilirsiniz. Dört kişilik ekiplerde daha fazla seçeneğe sahip olmanız elbette işinizi kolaylaştıracak, 4 farklı noktadan oyuna başlama şansına sahip olacaksınız.

Multiplayer modunu rakiplerinden farklı noktaya koyan en önemli özellik ise araç kullanımı. Helikopter, tank, ATV, jeep, uzaktan kumandalı helikopter gibi pek çok araç takımınızın başarısında önemli rol oynuyor. Özellikle helikopter ve tankı yetkin bir şekilde kullanabilirseniz, ekip arkadaşlarınıza benzersiz bir güçle destek verebilirsiniz. Elbette bu araçların haksız rekabet yaratmasına izin vermiyor BC2, özellikle belli sınıflar bu araçları rahatça yok edebilecek silahlara sahip (roketatar ve C4 gibi). Dahası haritalarda yer alan özel yerleşik silahlar da bu zırhlı araçları çabucak ortadan kaldırabiliyor. Kısacası; tankın içindesiniz diye kendinizi güvende hissedip papatya toplamaya çıkmış Heidi gibi açık alanlara çıkmayın, taktik yapmayı deneyin.

Multiplayer’da yer alan haritalar gerçekten muhteşem. Çoğu tek kişilik görev modunda yer alan haritalar ancak boyutları ve köşelere eşit dağılımıyla oynaması çok zevkli haritalar olarak dikkat çekiyorlar. Boyutları ne küçük, ne de büyük olan haritaların özelliği ise (oynadığınız mod’a bağlı olarak) genişlemesi. Rush ve Squad Rush mod’larında iki noktayı ele geçirdiğinizde veya kaybettiğinizde hedef haline gelen yeni iki nokta beliriyor ve bu noktalar haritanın genişlemesiyle ortaya çıkıyor. Yani aynı oyun içinde sürekli değişen bir harita var.

Bad Company 2′nin multiplayer modu sürekli olarak Modern Warfare 2 ile karşılaştırılıyor. İçerdiği taktik ağırlık ve takım oyununun MAG’daki gibi hayati olmamakla birlikte etkili olması sebebiyle MW2′den ayrılıyor BC2. Ayrıca Conquest ve Rush modlarının inanılmaz eğlenceli olduğunu ve oyuncuyu garip bir şekilde etkisi altına aldığını da belirtelim. Ek olarak şunu da belirtelim; BC2 kendi adanmış sunucularına sahip. Bu yüzden neredeyse kusursuz, lag sorununun olmadığı bir multiplayer tecrübesi sizleri bekliyor. MW2′de sık sık yaşanan oyundan düşmeler, sunucu problemleri ve lag sıkıntısından Bad Company 2′de eser yok. Pürüzsüz bir oyun tecrübesi sunan yapımcıları al yanaklarından öpüyor, teşekkür ediyoruz.


SESLER:
Battlefield: Bad Company 2′yi geliştirirken her anlamda çıtayı yükseltmeyi, en büyük rakibi olarak gördüğü MW2′yi geride bırakmayı arzulamış DICE. Ses başlığı altında da bunu çok iyi bir şekilde görüyoruz. Ses efektleri konusunda uzun zamandır bu kadar çarpıcı bir FPS görmemiştik. Dolby TrueHD kalitesini arkasına alan oyunu ses sistemiyle oynadığınızda kolonlarınızın patladığını, kaosun ekrandan fırlayıp odanıza yerleştiğini hissedeceksiniz. Muhteşem silah sesleri, binaları patlattığınızda oluşan parçalanma efektleri, yanıbaşınızda bir bomba patladığında işitme yetinizin kaybolması ve tüm gürültünün yavaşça tekrar kolonlara gelmesi gibi detaylar sayesinde alkışı hakediyor yapımcılar.

Seslendirmeler aynen ilk oyunda olduğu gibi yeterince iyi. En zor durumda dahi kendi aralarında şakalaşmayı ihmal etmeyen ekibimiz yüzünüze ufak bir gülümseme oturtmayı başarıyor. Yan karakterler ise aynı oranda kaliteli değil ve senaryodaki rollerinin önemine rağmen diyaloglardaki etkileyici anları yeterince başarıyla vurgulayamıyorlar. Gene de oyunda çok yan karakter olmadığını ve genellikle diyalogların ekibimizin arasında geliştiğini belirtelim.

Müzikler tek kelimeyle çok başarılı. Özellikle ana menüde çalan (multiplayer demosunda da yer alan) tema müziği etkileyici. Keskin yaylı melodilerinin tansiyon yüklediği bu parça oyun içinde de zaman zaman karşımıza çıkıyor. Bunun dışında ansızın çalmaya başlayan eğlenceli country ve rock parçaları da oyunda yer alan hınzır havayı başarıyla destekliyor. Kesinlikle çok başarılı.


SONUÇ:
Battlefield: Bad Company 2 eksiksiz bir macera sunuyor oyunseverlere. 7 saat gibi ortalama sayılabilecek bir süreye sahip hikaye modunda durmak bilmeyen bir aksiyona sahip ve eğlenceli dinamikleri sayesinde bitmesini istemeyeceğiniz bir macera olarak dikkat çekiyor. Asıl aksiyon ise online arenada. Dört tane oyun moduna sahip oyun kendine has karakter gelişim sistemiyle ve ekip ruhuna saygı duyan oyun yapısıyla saatlerin nasıl geçtiğini anlamayacağınız bir eğlence vaadediyor. Bu oyunu MW2 ile karşılaştırmak oldukça yersiz aslında. MW2 saf aksiyonu takım ruhunu ve saf gerçekliği çok da umursamadan sunmasıyla popüler zaten. BC2 ise aksiyonu geniş plana yayan, takım ruhuna az da olsa sırtını yaslayan ve pek çok aracı da kullanmanıza izin vererek heyecanı farklılaştıran bir oyun. Eğer bu oyun yapısını severseniz, bütün bir yıl boyunca oynayacağınız multiplayer oyununuzu buldunuz demektir.


Sunum: 9.3 / 10
Grafikler: 9.2 / 10
Oynanabilirlik: 9.3 / 10
Sesler: 9.6 / 10
GENEL: 9.4 / 10

ARTILAR:
- Muhteşem grafikler,
- Parçalanabilir çevrenin mükemmel kullanımı,
- İnanılmaz ses işçiliği,
- Bağımlılık yapan multiplayer,
- Başarılı hikaye,
- Sorunsuz kontroller ve başarılı oyun dinamikleri

EKSİLER:
- Gölgelendirmelerdeki kusurlar,
- Bazı ufak görsel bug’lar,
- Zayıf silah modellemeleri,
- Vuruş hissinin tam verilememiş olması
Oyun Görüntüleri






Sistem Gereksinimleri
Minimum sistem Gereksinim;
İşletim sistemi: Windows XP
İşlemci: Core 2 DUO @ 2 GHz işlemci
RAM: 2 GB RAM
Sabit Disk alanı:15 GB boş alan
Ekran kartı: 256 MB (NVIDIA GeForce 7800GT/ATI X1900) Ekran kartı
DirectX Compatible ses kart
DirectX: 9.0c

Tavsiye edilen sistem değerleri;
İşletim sistemi: Windows Vista veya Windows 7
RAM: 2 GB RAM
Sabit Disk alanı:15 GB boş alan
Ekran kartı: 512 MB (NVIDIA GeForce GTX 260) Ekran Kartı
DirectX Compatible ses kart
DirectX: 10
Oyun Tanıtım Videosu
"Battlefield: Bad Company 2" Devamını oku

Kategori:

Mafia 2


Oyun Bilgileri
Mafia 2 bundan tam 8 yıl önce ilk oyunu ile çıkışını yapmış ve genel bakımdan başarılı bir oyun sayılmıştı her ne kadar eksikleri olan bir oyun olsada yeterince ilgi görmüş ve ileride 2. Bir oyunun olabileceğinden bahsedilmişti.Ve 8 yıl içinde Mafia 2 kendini hazırladı ve biz oyuncular için hazır olduğu düşünerek karşımıza çıktı.ilk oyun ile hikaye bazında hiçbir bağlantısı olmayan oyun sadece zaman ve çevresel açılardan benzerlik gösteriyor.Tabikide çok daha iyi grafik,ses ve oynanabilirlik öğeleriyle…

Mafia 2’de Empire Bay şehrindeyiz ve Vito Scaletta isimli karakteri yönetiyoruz.Vito aslında Sicilya asıllı bir vatandaş olmasına rağmen 4 kişilik ailesinin bir kız kardeşi olmak üzere geçim zorlukları nedeniyle babasının hayatlarının daha kolay geçebileceğini düşündüğü bir yer olan Amerika’daki Empire Bay şehrine göç etmiş olan bir karakter.Oyuna girer girmez sade ve kullanışlı bir menü arayüzü bizi karşılıyor.Bu menüden sisteminize göre yada kendinizin hoşlandığı ayarlamaları yapıp oyuna başlıyoruz.3 zorluk seviyesi bulunan oyunda artık birçok oyundan alıştığımız;kolay,orta ve zor seçenekleri bulunmakta.Kendinize olan güven,tecrübe ve cesaret ile istediğiniz zorluğu seçerek oyuna başlıyorsunuz.Vito bizi elinde sigara yağmurlu bir havada, evinde çocukluk yıllarına ait birkaç resim olan fotoğraf albümü ile bizleri oyunun ilk ara videosuna sokuyor.Çocukluk yıllarını ve hayatının ana hikaye ile ilgili bir kısmını anlattıktan sonra bizi kendisinin eskide kalmış bir askerlik anısı ile yapımcıların oyuna alışmamız için koyduğu bir bölümün içine giriyoruz.Bu bölümde genelde karakter kontrollerine alışmaya çalışıyoruz.Ana hikaye ile bir bağlantısı olmayan bu bölümü geçerek, karakterimizin ana hikaye giriş yaptığı hikayenin başından sonuna kadar dostumuz olan Joe adlı karakterinde ana hikayeye katıldığı ara video ile oyuna devam ediyoruz.

Mafia 2’de yaşadığımız Empire Bay şehri her ne kadar büyük olsa da maalesef bu şehirde özgürce dolaşma hakkına sahip değiliz tabi siz bir asilikte bulunup görev noktalarına gitmemeyi tercih ederek şehirde dolaşmak istemezseniz...Evet Mafia 2’de sadece hikayenin bizi yönlendirdiği noktalara giderek görevleri bitirmeye çalışıyoruz. Ne başlangıçta nede oyunu bitirdiğimizde bize herhangi bir özgürlük vaadedilmiyor.Bu konuda oyunda Empire Bay’a adım attığınız ilk adımlarda şaşırabilirsiniz çünkü yapımcılar gayet detaylı ve büyük bir şehir hazırlamışlar.

Grafiklerin ilk oyununa nazaran büyük bir gelişme kaydettiğini rahatça söyleyebilirim.Gerek ışıklandırmalar,gerek kaplamalar ve birçok grafiksel öğe yüksek bir kalite içeriyor.Tabi bu grafiklerin hiç hatası yok değil.Bazı grafiksel buglar içeren oyun neyse ki çok fazla bug var diyebiliceğimiz kadar bug içermiyor genelde birbiri içine giren nesnelerden oluşan bu buglar oyun ve gerçekçiliği fazla bozmuyor.Işıklandırmalarda ise süper bir iş çıkarıldığı söyleyebilirim.Özellikle kışın günleri karların neden olduğu ıslaklıkların arabamızın ve karşıdaki arabaların farları yüzünden parlamasında gerçekçi bir iş çıkartılmış. Yüz detaylarında ise ana karakterler daha detaylıyken yan karakterler içinde orta seviyelerde ve bazen kötü seviyelere inen detaylarla karşılaşmaktayız.En kötüsü ise karakterlerin üzüntü ve sevinçlerini iyi belli edemeyen yüz animasyonlarına sahip olması… örnek olarak ilk bölümlerde Vito’nun askerlikten eve döndüğü sahnede,Vito’nun annesinin oğlunun gelmesine olan sevincini çok iyi bir şekilde ifade edememesi halini gösterebilirim.Bunlar dışında oyunun grafiklerleri gayet kaliteli olmuş ve tabiî ki de Mafia 2’nin tüm grafik nimetlerinden yararlanmak için yüksek bir sisteme sahip olmanız gerekmekte.

Mafia 2’de silah çeşitliliğini yeterli bulduğumu söyleyebilirim.Özelliklede ilerleyen bölümlerde açılan az da olsa modifiyeli silahların olması ana silahlarımızın çeşitliğini arttırmış.Oyundaki silahlı çatışmalarda ise vuruş hissinin çok iyi olmadığı ama çok da kötü olmadığını söylemeliyim.Silah sesleri ise gayet başarılı olmuş ve patlama seslerinin ise silah seslerinden geri kalır bir yönü yok.Bu konuda iyi bir iş çıkartılmış… Hazır seslere değinmişken böyle devam edelim ve Mafia 2’de seslere bir kulak atalım.Bildiğiniz üzere görevlerde büyük bir şehir bizi beklemekte peki bu şehrin yaşadığını bize gerçekçi bir ortam yaşattığını nasıl hissedebiliriz? Tabiki de çevre sesleri ile…! Gözünüzü kapatarak bir caddede yürüyün yanınızdan bir kamyon geçtiğini,yada bir insanın yanınızdan yürüdüğü gayet rahat bir şekilde duyabiliyorsunuz ve bu seslerin gerçekçiliği ise durumu daha da iyileştiriyor.Karakter seslendirmelerinde ise diğer birçok ses efektinde olduğu gibi başarılı bir iş çıkartılmış.Karakterimiz o anki duygusunu yada karşısındaki korkuturken veya ondan korkmadığını söylerken ki ciddiyetini iyi bir şekilde belli ettiğini gördüm.Daha öncede bahsettiğim gibi yüz animasyonlarının donukluğu bir eksi sayılsada bu mükemmel sesler sayesinde bu eksiklik azda olsa kapatılabiliyor.Yapımcılar güzel yüz animasyonlarında kendimizi ara videolarda bir sinemada veya hikayedeki karakterlerin birer aktör olduğunu zannedebileceğimiz kadar iyi bir iş çıkarmışlar.

Empire Bay şehrinde ise günlük hayatta bir insanın yapabildiği ana öğeleri yapabilirken GTA IV’de ki gibi arkadaşlarımızla bir bara gitmek yada dart oynama gibi aktiviteler bulunmamakta hele kendime süper bir kız ayarlarım diye düşünüyorsanız hayalleriniz maalesef suya düşecektir.Hiç mi aktivite yok elbette var giysiler alma,silah alma ve yiyecek ihtiyacımızı gidererek bazı oyunlardan alıştığımız canımızı doldurma tekniği ve aktiviteleri bu oyunda da mevcut bunların yanı sıra arabanızı modifiye etme imkanınızda var giysi değiştirme ve bahsettiğim araba modifiye etme noktaları bizim için önemli bir yer taşımakta çünkü polisler eğer arabanızın plakasını alırsa bir modifiye yerinde o plakayı değiştirene kadar bir sonraki caddede polis var mı yoksa çıkacak mı diye endişelenerek etrafta dolaşmak zorunda kalabilirsiniz.Öteki yandan eğer elbiselerinizi detaylı bir şekilde görürler ve diğer polis birimlerine sizi tarif ederlerse yukarıda plaka için duyduğunuz endişenin aynısını normal bir şekilde yürürken de hissedebilirsiniz.Öteki yandan herhangi bir görünüş tarifiniz veya plaka numaranızı almadan direk GTA serilerinden alıştığımız yıldızlı aranma tarzıyla aranıyorsanız bu yıldızların sayısı çok yüksek olmadığı hallerde cezanızı ödeyerek polisten kurtulabilir yada rüşvet vererek oradan belasız bir şekilde uzaklaşabilirsiniz.Bu şekilde gerçekçi polis öğelerine yer verilmesi ise gayet güzel olmuş diyebilirim.Polisler için son sözü de yapay zekaları hakkında bir cümle kurarak bitirmek istiyorum.Sizi kovalarken gazın sonuna kadar basmaya zorlayacak olan polisler sizi kovalamada gayet başarılı ama zaman zamanda bazı suçları gördükleri halde birşey yapmadan duran polislerle karşılaşmakta üzücü, ama yinede başarılı bir iş çıkartıldığını söyleyebilirim.


Düşman yapay zekaları hakkında ise pek parlak olmayan ama tatmin edici bir durum söz konusu genelde durdukları yerden ateş etmeyi tercih eden düşmanlarımız bizi vurmakta başarılı,arada sırada kendini korumak için siper alan ama değişik manevralar yapmakta başarısız bir performans sergiliyor.

Görevden göreve koştururken en büyük yardımcımız kim olacaktır elbette altımızdaki arabamız ! Sürdüğünüzde kesinlikle bir Audi kullanmadığınızı hissettiğiniz eski model arabaların sürüş hissi ise gayet başarılı seviyelerde ilk zamanlarda çok zor kullanmama rağmen bir zaman sonra arabaların sürüş dinamiklerine iyice alıştığımı söylemeliyim.Hazır arabalarla görevden göreve gittiğimiz oyunda büyük bir eksik olarak bulduğum taksi çağırma sisteminin bu oyunda bulunmadığı,bunun bize olan zararlarından ve sıkıcılığından bahsetmek istiyorum.Oyunda herhangi bir yere taksi ile gidemediğiniz için bir göreve giderken istemeden de olsa polise bulaşabilir hem onlarla hem de uzun görev mesafelerini kat etmek zorunda kalabilirsiniz.Özelliklede görev mesafelerinin uzun olduğu noktalarda eğer araba simülasyonları ve sürüşlerinden zevk alan biri değilseniz bu durumun sizin için çok sıkıcı bir hale geleceğini belirteyim.Keşke yapımcılar bu konuda bir taksi sistemi geliştirseymiş.

Sonuç kısmına girmeden önce ise son olarak oynanabilirlikten bahsetmem gerekiyor haliyle önemli bir konu ve atlamak istemiyorum.Mafia 2 kontrol arayüzleri ve oynarkenki HUD(Can,silahımızın mermisi ve haritanın bilgilerini gösteren simgeler) ekranımız sade ve kullanışlı,herhangi bir zorluk yaşamadığım kontrollere ise alışmak gayet kolay ve arada sırada yaşadığımız sokak dövüşlerinin ise zevkli bir şekilde aşırı zorlanmadan rakibinizi yere devirebileceğiniz bir şekilde optimize edilmiş halde bulunmakta.Bildiğiniz üzere yada buradan duyacağınız üzere J Mafia 2’de multiplayer seçeneği veya co-op gibi online modlar bulunmamakta oyun tek kişilik moduyla sizi uzun yollar,kısa hikaye ve sizi şehirde özgür bırakmaması açısından biraz sıkabilir bu yüzden tekrar oynanabilirliği sıkıcı olan Mafia 2 ise ilk oynadığınızda hikayesini sürükleyici bulabileceğiniz bir oyun.

Sonuç olarak Mafia 2 ilk oyunun üzerine başarılı yenilikler yapmayı başarmış bir oyun.Yinede herhangi bir online mod içermemesi ve tekrar oynanabilirliğin sıkıcı olduğu bir yapım olmasına rağmen ilk oynadığınızda zevk alarak ve hikayeyi sürükleyici bulabileceğiniz bir yapım hele “ The Godfather” tarzı filmleri seviyorsanız Mafia 2’yi kesinlikle denemelisiniz.
Oyun Görüntüleri












Sistem Gereksinimleri
Minimum;
İşletim Sistemi: Microsoft Windows XP (SP2 veya üstü) / Windows Vista / Windows 7
İşlemci: Pentium D 3Ghz ya da AMD Athlon 64 X2 3600 + (Çift çekirdekli)
RAM: 1,5 GB RAM
HDD: 8 GB
Ekran Kartı: nVidia GeForce 8600 / ATI HD2600 Pro

Önerilen;
İşletim Sistemi: Microsoft Windows XP (SP2 veya üstü) / Windows Vista / Windows 7
İşlemci: 2.4 GHz Quad Core işlemci
RAM: 2 GB RAM
HDD: 10 GB
Ekran Kartı: nVidia GeForce 9800 GTX / ATI Radeon HD 3870

PhysX / APEX Sistem Gereksinimleri;
İşlemci: Minimum 2.4 GHz Quad Core işlemci / Önerilen 2.6 GHz i7-920
RAM: 2GB
Ekran Kartı (PhysX): Minimum İyi grafik için Nvidia GeForce GTX 260, PhysX için Nvidia GeForce 9800 GTX / Önerilen Nvidia GeForce GTX 470
Ekran Kartı (APEX): Minimum Nvidia GeForce GTX 470 / Önerilen Nvidia GeForce GTX 480
Oyun Tanıtım Videosu
"Mafia 2" Devamını oku

Kategori: